AVRUPADAN Youtube Video
İsviçre’de pazar mesaisi tartışması büyüyor
Sendikalar ve dini kurumların oluşturduğu “Pazar için İttifak”, pazar gününün çalışma hayatına açılmasına karşı çıktı. Araştırmalar sağlık risklerini öne çıkarıyor.
İsviçre’de sendikalar ve dini kurumların oluşturduğu “Pazar için İttifak”, pazar gününün kısa vadeli ekonomik çıkarlar uğruna feda edilmemesi gerektiğini açıkladı. Bern Üniversitesi’nin araştırması da pazar mesaisinin hem fiziksel hem ruhsal açıdan olumsuz etkiler yarattığını ortaya koyuyor.
Kadınlar ve göçmenler daha fazla etkileniyor
Araştırmaya göre pazar günleri çalışanların önemli bir kısmı kadınlar, göçmenler ve güvencesiz işlerde çalışanlardan oluşuyor. Kadınların yüzde 17,3’ü pazar mesaisi yaparken bu oran erkeklerde yüzde 14. Sağlık, satış ve turizm gibi sektörlerde yoğunlaşan kadın çalışanlar, esnek çalışma imkânı kısıtlı olduğu için erkeklere kıyasla 1,5 kat daha fazla etkileniyor.
Sağlık ve sosyal hayata zarar veriyor
Pazar günü çalışmanın sonuçları uyku düzensizliklerinden kalp-damar hastalıklarına, depresyondan tükenmişliğe kadar uzanıyor. Ayrıca dini törenler, aile buluşmaları ve spor etkinlikleri gibi sosyal alışkanlıklar da sekteye uğruyor.
Yeni yasa teklifleri tartışma yaratıyor
İsviçre’de pazar günü çalışma genel olarak yasak, sadece zorunlu sektörlerde izin veriliyor. Ancak baskılar artıyor. Zürih kantonundan gelen bir teklif, ruhsatsız açılabilecek pazar günlerini 12’ye çıkarmayı öngörüyor. Radikal-Liberal senatör Thierry Burkart ise yılda 6 pazar günü tele-çalışmaya izin verilmesini teklif etti.
Pazar gününün tarihsel önemi
İsviçre’de pazar gününün dinlenme ve aile günü olması geleneği 19'uncu yüzyıla kadar uzanıyor. Sanayileşme döneminde haftanın yedi günü çalışma, işçi hareketlerinin en çok karşı çıktığı uygulamalardan biriydi. 1900’lerin başından itibaren sendikaların mücadelesi ve kiliselerin desteğiyle pazar günü resmi olarak tatil günü hâline getirildi.
Sendikaların rolü
Özellikle 20'nci yüzyıl ortasında işçi sendikaları, pazar günü çalışmanın işçi sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini gündeme taşıdı. Çalışma sürelerinin kısaltılması ve hafta sonu tatilinin güvence altına alınması, sosyal devletin inşasında kritik adımlardan biri oldu. 1970’lerden itibaren perakende sektöründe “alışverişin serbest bırakılması” taleplerine karşı güçlü bir direniş gösterildi.
Kiliselerin katkısı
Katolik ve Protestan kiliseleri, pazar gününü sadece dini değil, aynı zamanda toplumsal birlik ve aile yaşamı için önemli bir kurum olarak savundu. 1980’lerde ve 1990’larda düzenlenen halk oylamalarında kilise ve sendikaların ortak kampanyaları, pazar mesaisinin yaygınlaşmasını çoğu kez engelledi.
Günümüzde yeni baskılar
Bugün tartışma, küresel rekabet, dijitalleşme ve esnek çalışma talepleri üzerinden yeniden gündemde. Perakende zincirleri ve liberal siyasetçiler, pazar günlerinin kısmen açılmasını savunuyor. Ancak “Pazar için İttifak”, bunun hem sağlık hem de sosyal yaşam açısından geri adım olacağı uyarısını yapıyor.
Geçmişten bugüne benzer argümanlar
Geçmişte işçiler “haftada bir gün dinlenme hakkı” için mücadele ederken, bugün sendikalar “kazanılmış hakların korunması” için ses yükseltiyor. Kadınlar, göçmenler ve güvencesiz çalışanların pazar mesaisinden orantısız şekilde etkilenmesi, 100 yıl önceki sınıfsal adaletsizlik tartışmalarını hatırlatıyor.
Geri Dön 23 Ağustos 2025 Cumartesi Önceki Yazılar