Ayrımcılık her yerde

Hollanda'da yapılan bir araştırmaya göre, ülkede yalnızca bireysel olaylar değil, hayatın farklı aşamalarında, nesiller boyu ve sektörlerde karşılaşılan yapısal ayrımcılık ve ırkçılık sorunları bulunuyor. Bu durum, insanların okulda ve daha sonra iş hayatında ayrımcılıkla karşılaşmalarına yol açıyor. Araştırma, Devlet Ayrımcılık ve Irkçılık Karşıtı Komisyonu tarafından, mevcut raporlar ve araştırmacıların farklı sektörlerde deneyimli uzmanlar ve diğer paydaşlarla yaptığı görüşmelere dayanarak yapıldı.

Tüm sektörlerde ayrımcılık ve ırkçılık var

Hollanda Anayasası'nın İlk Maddesi herkesin eşit muamele görmesini garanti ediyor, ancak Komisyon'a göre ülkede insanlar dini, felsefi görüş, politik tercihler, ırk, cinsiyet, engellilik ve cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa uğruyor. Araştırmacılar, incelenen tüm sektörlerde - işyeri, eğitim, sosyal güvenlik, polis, sağlık hizmetleri, konut piyasası, spor ve kültürde - ayrımcılık ve ırkçılık bulgularına rastladılar.

Ayrımcılık çok fazla formda görülüyor

Komisyon başkanı Joyce Sylvester, Hollanda'da ayrımcılığın bu kadar köklü olmasını 'şoke edici' bulduğunu belirtti. Birçok kişinin ayrımcılığın esas olarak etnik köken temelinde olduğunu düşündüğünü, ancak şimdi bunun çok daha fazla formda olduğunun anlaşıldığını ifade etti.

"Toplıum olarak birbirimize aşağılayıcı biçimde bakıyoruz"

Sylvester, "Toplum olarak birbirimize aşağılayıcı bir biçimde bakıyoruz" dedi ve Hollandalıların bu durumun farkında olmasının önemli olduğunu vurguladı. Analizinde, Joris Luyendijk'in bir kitabından alınan 'yedi işaretçi' kavramına atıf yaptı. Bu kavram, belirli özelliklere sahip olduğu için başarı şansı artan bir kişiyi tanımlıyor. Yedi özellik; heteroseksüel, beyaz, erkek, en az bir ebeveyni Hollanda'da doğmuş ve en az bir ebeveyni üniversite eğitimi almış olmak, VWO lisesinden mezun olmak ve üniversite eğitimi tamamlamak.

"Toplum, yaptığının farkında değil"

Komisyon, insanların her zaman bu derin köklü toplumsal hiyerarşilere göre yönlendirildiklerinin veya bu şekilde yargılandıklarının farkında olmadıkları kanaatinde. Komisyonun raporunda buna ilişkin olarak, "Bu, hepimizin bu durumla başa çıkması gerektiği anlamına geliyor, çünkü 'mutlu azınlık' arasında sayılan yedi işaretçi bile, düşük okul tavsiyesi alan bir kızı veya uygun bir ev bulamayan tekerlekli sandalyedeki annesi olan bir kişi olabilir" ifadeleri kullanıldı.

"Şikâyette bulunmak kolaylaşsın" önerisi

Komisyon, yaygın ayrımcılığı durdurmak için hükûmete karşı şikâyette bulunmanın daha kolay hâle getirilmesini istiyor. "Hükûmet, hangi davranışların kabul edilebilir olduğuna karar vererek bir norm başlatmalıdır" diyen Sylvester, hükûmet doğru örnek olması hâlinde, toplumun da tıpkı kadın kotası örneğinde olduğu gibi takip edeceği görüşünde.