AVRUPADAN Youtube Video
Mültecilerin ziynet eşyasına el konulabilecek!
İngiltere İçişleri Bakanlığı, iltica başvurularının maliyetini düşürmek için sığınmacıların ziynet eşyası ve değerli mal varlıklarına el konulmasını gündemine aldı. Plan, iktidardaki İşçi Partisi içinde bile sert tartışma yaratıyor.
İçişleri Bakanlığı’ndan sorumlu bakan Alex Norris, pazartesi açıklanacak kapsamlı iltica paketinin ayrıntılarına ilişkin televizyon kanallarına konuştu. Norris, evlilik yüzüklerine el konulmayacağını, ancak ‘duygusal değeri olmayan’ takıların ve bazı değerli eşyaların, iltica sisteminin maliyetini karşılamak için kullanılabileceğini söyledi.
Danimarka modelinden esinleniliyor
Bu yaklaşım, uzun süredir eleştirilen Danimarka modelinden esinleniyor. İçişleri Bakanı Shabana Mahmood, değişiklikleri ‘göçmenlik üzerinden öfke körükleyen karanlık güçlere karşı’ zorunlu adımlar olarak savunuyor. Buna karşın çok sayıda İşçi Partili milletvekilinin plandan rahatsız olduğu, en az bir bakan için istifa ihtimalinden söz edildiği aktarılıyor.
Norris, eleştirilere rağmen Sky News’e yaptığı açıklamada vergi mükelleflerinin yüküne dikkat çekti:
Şu anda Britanya halkı, iltica başvurusunda bulunan ya da başvurusu reddedilmiş kişilerin barınma ve geçim masrafları için her yıl milyarlarca sterlin ödüyor. Eğer bu insanların bankada parası varsa, arabaları, elektrikli bisikletleri gibi varlıkları varsa, katkı sağlamaları doğru olandır.
Miras niteliğindeki aile yadigârları alınmayacak
Norris, miras niteliğindeki aile yadigârlarının alınmayacağını, ‘sınırda insanların hatıra eşyalarını toplayan’ bir uygulama olmayacağını belirtti. Ancak ‘bir çanta dolusu altın yüzükle gelen’ bir kişinin durumunun farklı değerlendirileceğini vurguladı.
Geri kabul etmeyen ülkelere vize baskısı
Hükûmetin paketinde, kendi vatandaşlarını geri kabul etmeyi reddeden ülkelere yönelik diplomatik yaptırımlar da yer alıyor. Norris, bu ülkelere vize kısıtlaması gibi adımların gündemde olduğunu doğruladı. Sızan bilgilere göre Angola, Namibya ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti olası hedefler arasında sayılıyor.
Norris, yıllardır ülkede kalan ve ‘sistemde takılıp kalan’ kişilere dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
Bu ülkeye geliyorlar, iltica başvuruları reddediliyor, itiraz ediyorlar, o da reddediliyor ve sonra vergi verenlerin ödediği konaklama yerlerinde, hiçbir yere gidemeden yıllarca kalıyorlar. Bu, hem o insanlar için hem toplum olarak bizim için kötü. Köken ülkeleri ise güvenli sayılıyor, çoğu ile geri kabul anlaşmamız var ama vatandaşlarını geri alma konusunda üzerine düşeni yapmıyorlar.
Mülteci statüsü her 30 ayda bir gözden geçirilecek
İçişleri Bakanı Mahmood, pazar günü yaptığı açıklamada, bir ülke ‘artık tehlikeli sayılmıyorsa’ o ülkeden gelen mültecilerin geri gönderilebileceğini söyledi. Buna göre mülteci statüsü her 30 ayda bir gözden geçirilecek. Bu uygulama, okul çağında çocuğu olan aileleri de kapsayacak.
“Bu plan entegrasyonu fiilen imkânsız kılar”
Folkestone milletvekili İşçi Partili Tony Vaughan, bu planın entegrasyonu fiilen imkânsız kılacağı uyarısında bulundu ve “Bizim yapmamız gereken, insanları karşılayıp entegre etmek. Bunun yerine onları sürekli bir belirsizlik ve dışlanma hâlinde tutan bir sistem kuruyoruz. Bu ne mültecilere ne de topluma fayda sağlar” diye konuştu.
“Düzenleme ‘yasa dışı yollardan’ gelenler için geçerli”
Norris ise BBC Radio 4’e yaptığı açıklamada, bu düzenlemenin özellikle ‘resmî yollarla değil, küçük botlarla gibi gayriresmî yollardan gelen’ kişiler için geçerli olacağını savundu. Ancak açıklanan plana göre, tüm mültecilerin statüsü belirli aralıklarla yeniden değerlendirilecek. Fark, kalıcı oturum süresinde ortaya çıkıyor: resmî yollardan gelenler kalıcı statüye 10 yılda, düzensiz yollarla gelenler ise 20 yılda ulaşabilecek.
Aile hayatı üzerinden sınır dışı davaları sertleşecek
Hükûmet, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘aile hayatına saygı’ maddesinin mahkemelerde nasıl uygulandığını da sertleştirmek istiyor. Amaç, Birleşik Krallık’ta aile üyesi bulunan kişilerin sınır dışı edilmesini hukuken daha kolay hâle getirmek.
Milletvekili Tony Vaughan, bu maddeye dayanan dava sayısının ‘çok çok az’ olduğunu hatırlatarak, “Bu tür reformların ne sonuç doğuracağını gerçekçi biçimde konuşmalıyız. Kamuoyuna, gerçekte karşılamayacağımız sözler veremeyiz” dedi.
Norris ise bu tür davaların sayısının binin altında olduğunu kabul etmekten kaçınmadı ancak etkisine itiraz etti. Rakamın kendisinden çok, ‘sistemin geneli üzerindeki etkisinin’ sorun olduğunu savunarak hükûmetin sertleşme gerekçesini yineledi.
Geri Dön 17 Kasım 2025 Pazartesi Önceki Yazılar