AVRUPADAN Youtube Video
Hava kirliliği anne ve bebek için beklenenden büyük risk
Yeni araştırmalar, hava kirliliğindeki ince parçacıkların plasentaya beklenenden çok daha kısa sürede zarar verdiğini ve preeklampsi riskini artırabileceğini gösterdi.

Avusturya’daki Graz Tıp Üniversitesi ile İsveç’teki Lund Üniversitesi’nden bilim insanları, 2,5 mikrometreden küçük partiküllerin (PM2,5) gebelikte sanılandan çok daha hızlı etkili olduğunu ortaya koydu.
Deneysel modellerle yapılan çalışmada, kısa süreli temasta bile plasentadaki kolajen liflerinde, mitokondrilerde ve bağışıklık hücrelerinde belirgin bozulmalar gözlendi.
Preeklampsi riskini artırabilir
Araştırma grubunun başkanı Prof. Dr. Christian Wadsack, hava kirliliğinin sadece kalp ve akciğer hastalıklarıyla sınırlı olmadığını vurguladı. Wadsack, “Bulgular, gebelikte plasentanın da bu parçacıklardan doğrudan etkilendiğini gösteriyor. Bu, preeklampsi gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir” dedi.
Preeklampsi, gebelikte yüksek tansiyon ve organ hasarına yol açan ve hem anne hem bebek için tehlikeli sonuçlar doğurabilen bir tablo olarak biliniyor.
Bağışıklık sistemi ters tepki veriyor
Moleküler biyolog Dr. Birgit Hirschmugl, özellikle bağışıklık hücrelerindeki değişime dikkat çekti. Dr. Hirschmugl, “Normalde iltihabı baskılayan hücreler, kısa sürede iltihap artırıcı hâle geldi. Bu durum preeklampsi gelişiminde sıkça görülüyor” dedi.
Trafik kaynaklı gizli tehdit: İnce toz
PM2,5 parçacıkları genellikle şehir içi trafik ve biyokütle yakımı gibi kaynaklardan havaya karışıyor. Bu parçacıklar metal, sülfat, nitrat, protein ve hatta kanserojen maddeler içerebiliyor. Daha önceki çalışmalarda da bu tür hava kirliliğinin erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve bebek ölümleriyle bağlantılı olduğu gösterilmişti.
Uzmanlardan uyarı: Acil adım atılmalı
Graz’daki bilim insanları, şehirlerdeki hava kirliliğine karşı siyasi ve toplumsal düzeyde hızlı önlemler alınması gerektiğini belirtti. Uzmanlar, plasentanın yalnızca gebelikte değil, doğrudan çevresel risklere karşı da savunmasız olduğunu vurguladı ve bu hayati organ üzerine daha fazla bilimsel araştırma yapılması gerektiğini ifade etti.
Geri Dön 06 Ağustos 2025 Çarşamba Önceki Yazılar