AVRUPADAN Youtube Video
Yiğit Günal yazdı... Siz Türk müsünüz? Hiç benzemiyorsunuz
"Ve herkes, Alman annenin yemeklerimizi beğenmesine sevinirken; ben durup tam 60 yıl sonra hâlâ bu manzaranın yaşanmasına üzülüyorum..."

-YİĞİT GÜNAL-
Geçtiğimiz hafta, Ruhr bölgesindeki küçük bir şehirde, 23 Nisan kutlamalarına katıldım.
Tıpkı Türkiye’de gibi hazırlanmış gösterilerin olduğu, gurur verici bir aktivite. Her veli, kendince yemekler, pastalar, börekler yapıp getirmiş. Müthiş bir ziyafet. Anneler, anneanneler, teyzeler adeta döktürmüş. Her yöreden tatlılar, mezeler, börek çeşitleri, özel yemekler, sarmalar.. Ne ararsanız.. E tabii ki çocukların Alman arkadaşları da heveslenip gelmiş velileriyle.
Alman anne babalar da kendilerine tabak yapıyor ve yemeklerin tadına bakıyor ve şaşkınlıkla diyorlar ki:
- Ne kadar güzel bir şey bu? Adı nedir?
Fatma teyzemiz yanıt veriyor:
- Sarma sarma, ben yaptım. Ye ye, al daha.
Türkçe. Ama anlaşıyorlar. Ve herkes, Alman annenin yemeklerimizi beğenmesine sevinirken; ben durup tam 60 yıl sonra hala bu manzaranın yaşanmasına üzülüyorum.. 30 Ekim 1961 yılında Almanya ve Türkiye arasında işçi anlaşması imzalandıktan sonra, Anadolu’nun birçok yöresinden bir göç başladı buraya. Yıllar geçti, 'bugün yarın döneceğiz' derken torun torba sahibi olundu. Kimi uçağın kanadında döndü, kimi kurulu düzeni bozdu döndü, milyonlarcası da dönemedi ve kaldı.
Kaldı ama nasıl kaldı? Ne Almanlar karışmak istedi bize ne biz onlara karışabildik. Kim suçlu bilinmez. Suçlu da aramıyoruz ama 60 yıl bile yeterince homojen bir karışım elde etmemize yetmedi maalesef. Milletvekili olduk, bakan olduk, iş adamı olduk, doktor olduk, dünyayı kurtaran aşıyı bulduk. Ama Fatma Teyze'nin sarmasını herkese yediremedik. Fatma Teyze'yle komşusu Marina Hanım'ı aynı masaya oturtamadık. Bunca yıl beraber yaşadık, sene oldu 2023. Hala sadece 'döner ve kebap' olarak bilinmemiz ne üzücü. Nerede o yöresel muhteşem yemeklerimiz, nerede o onlarca çeşit tatlılarımız? Neden bunları yıllar öncesinde Marina Hanım'a tanıtamadık? Neden milyonlarca Türk ile iç içe yaşayıp hala bizi çok ama çok eksik tanıyorlar?
İstisnalar kaideyi bozmaz derler. Elbette bunların yapıldığı yerler, kişiler, bölgeler vardır. Ama sokağın nabzını tutmaya kalktığınızda görüyorsunuz ki biz hala burada çok eksiğiz...
Walt Disney, o kocaman büyülü dünyayı yaratmadan önce "Her şey hayal etmekle başlar" demiş. Biraz hayal kursak fena mı olur? Marina Hanım annesinden Türk yemekleri yapmasını öğrenmiş ve kızına da öğretmiş. E tabii hiçkimse bir Fatma Teyze değil ama onlar da Anadolu’da yaşamış onlarca medeniyetin ışığında oluşmuş bu mutfağı sofralarına taşımak istiyorlar. İçten içe de Türk kadınlarının bu yemek repertuvarına hayranlar. Ege mezeleri, Hatay yemekleri, Antep tatlıları satan dükkanlar dolu çevre. Kimse sarmayı görünce şaşırmıyor. Zaten yıllardır kendileri de yapıyorlar. Türkler deyince akıllarına müthiş yemekler, birbirinden zengin müzikler, harika dans oyunları geliyor. Mallorca sahillerine değil de Çeşme, Kekova, Göcek,Datça sahillerine sürekli seyahat ediyorlar.
Türkiye’de zengin bir Alman turizmi var. Almanca tabelalar her yaz baş köşede. Coğrafyamız, kültürümüz, mutfağımız, müziğimiz ile gurur duyuyoruz. Sonra bir anda telefonun alarmı çalıyor. Kalkıp 07:35’de kalkan U-Bahn ile işe gidiyoruz.
Kahve alırken bir Alman diyor ki:
- A siz Türk müsünüz? Hiç benzemiyorsunuz. İtalyan sandım sizi.
Ve biz Türk gibi gözükmediğimiz için seviniyoruz. Akşam 'beni İtalyanlara benzettiler' diye övünerek anlatıyoruz.
“Siz ne kadar Türklere benziyorsunuz!” dendiğinde gurur duyacağımız günlere...
Geri Dön 01 Mayıs 2023 Pazartesi Önceki Yazılar