AVRUPADAN Youtube Video
Yeni iltica düzenlemesi: Yalan beyana 10 yıl vatandaşlık yasağı!
Almanya’da yeni iltica paketiyle, hangi ülkelerin ‘güvenli menşe ülke’ sayılacağına artık yalnızca federal hükûmet karar verecek. Ayrıca yalan beyanda bulunanlara 10 yıl vatandaşlık yasağı gelecek.
Almanya Federal Meclisi, iltica ve göç politikasını sertleştiren yeni yasa paketini kabul etti. Buna göre federal hükûmet, hangi ülkelerin ‘güvenli menşe ülke’ ilan edileceğine artık Bundesrat’ın onayına ihtiyaç duymadan karar verebilecek. Berlin, bu adımla sığınma hakkı olmayan başvuru sahipleri için Almanya’yı daha az cazip hâle getirmeyi ve Federal Göç ve Mülteci Dairesi’ndeki (Bamf) iltica süreçlerini hızlandırmayı amaçlıyor.
‘Sichere Herkunftsstaaten’ listesinde yer alan ülkelerden gelen başvurular genelde ‘açıkça dayanaksız’ sayılıp hızla reddediliyor. Kâğıt üzerinde her dosya için bireysel inceleme hakkı korunuyor, ancak reddedilenlerin sınır dışı edilmesi çok daha kolay ve hızlı yapılabilecek.
SPD’li iç politika sözcüsü Sebastian Fiedler, “Gerekçelendirilmiş biçimde zulüm tehlikesini ortaya koyabilen herkes korunmaya devam edecek” diyerek, bireysel korunma imkânının teorik olarak sürdüğünü savundu.
Muhalefetten anayasa ve haklar uyarısı
Yasa, CDU, CSU ve SPD’nin oylarıyla kabul edildi; AfD de ‘evet’ oyu verdi. Yeşiller ve Sol Parti ise pakete karşı çıktı.
Sol Parti’nin iç politika sözcüsü Clara Bünger, düzenlemeyi ‘ikinci sınıf iltica prosedürü’ olarak nitelendirerek, “Bir devlet ‘güvenli’ ilan edildiğinde, iltica hakkı kâğıt üzerinde bir formaliteye dönüşüyor” dedi.
Yeşiller’den Filiz Polat, yasanın anayasaya aykırı olduğunu öne sürdü. AfD’li Christian Wirth ise bu adımı bile yetersiz buldu ve “AB iltica hukuku işlevsiz” diyerek çok daha sert bir çizgi savundu.
Zorla geri gönderme ve avukat hakkına daralma
Paket, yalnızca ‘güvenli ülke’ tanımını kolaylaştırmakla kalmıyor. Gözaltı merkezine alınma ya da sınır dışı amacıyla tutulma riski bulunan kişilerin, devlet tarafından finanse edilen zorunlu avukat yardımına erişimi de kısıtlanıyor.
Bu zorunlu avukat hakkı, aslında yalnızca geçen yıl yürürlüğe girmişti. Alman Barolar Birliği ve Alman Avukatlar Birliği düzenlemeyi sert biçimde eleştirdi. Kurumlar, “Özgürlükten yoksun bırakma, temel haklara getirilen en ağır müdahalelerden biridir. Zaten hâlâ gözaltı kararlarının yarısından fazlası hukuka aykırı. Devletin bu alanda özellikle sıkı denetime açık olması gerekir” uyarısında bulundu.
SPD’li Fiedler ise zor ve karmaşık dosyalarda hukukî desteğin süreceğini savundu, ancak genel kuralın daraltılmasını haklı buldu.
Yalan beyanda bulunanlara 10 yıl vatandaşlık yasağı
Paketin bir diğer önemli boyutu, vatandaşlık başvurularında sahte beyan veya sahte belge kullananlara getirilen ağır yaptırımlar.
Özellikle sahte dil sertifikası skandallarına yanıt olarak, bilerek yanlış bilgi veren veya kasıtlı olarak önemli bilgileri gizleyen kişilere, Alman vatandaşlığına başvuru hakkı için 10 yıllık yasak getirilecek.
Bu yasak; vatandaşlığa kabulün kesin olarak geri alınması hâlinde, başvuru sürecinde ‘hile, tehdit, rüşvet’ tespit edilirse ya da temel şartlarla ilgili bile isteye yanlış ya da eksik bilgi verilirse uygulanacak.
AB dış sınırlarında yeni iltica merkezleri
Berlin’deki oylamayla eş zamanlı olarak, Bremen’de toplanan içişleri bakanları konferansında da AB dış sınırlarındaki yeni iltica merkezlerinin finansmanı karara bağlandı.
Altı eyalet, bu merkezler için kapasite oluşturma sorumluluğunu üstlenmeyi kabul etti. Bu adımlar, 2024’te kabul edilen Ortak Avrupa İltica Sistemi (GEAS) reformlarının hayata geçirilmesinin bir parçası.
Dış sınır prosedürleri, özellikle sığınma hakkı tanınma ihtimali çok düşük ülkelerden gelen başvurular için öngörülüyor. Bu kişiler, sınırdaki merkezlerde hızlandırılmış biçimde değerlendirilip, koruma statüsü alamazlarsa doğrudan bu merkezlerden geri gönderilecek.
Almanya coğrafi konumu gereği kara sınırındaki bu merkezlerden doğrudan etkilenmese de, havaalanları ve limanlar üzerinden yapılan iltica başvurularında aynı kurallar uygulanacak.
Sonraki adım ve güç dengesi tartışması
Yasanın en tartışmalı yönü, ‘güvenli ülke’ kararlarında Bundesrat onayının devre dışı bırakılmasıyla, iltica politikasında yetkinin daha da güçlü biçimde federal hükûmetin elinde toplanması.
Ülkedeki tartışma, bir yanda iltica başvurularını hızlandırma ve ‘suistimali önleme’ söylemi, diğer yanda temel haklar, hukuk devleti ilkeleri ve geri göndermeler sırasında yaşanabilecek insan hakları ihlalleri riski arasında giderek keskinleşerek sürüyor.
Geri Dön 06 Aralık 2025 Cumartesi Önceki Yazılar