AVRUPADAN Youtube Video
Tehlike çanları çalıyor
Almanya'da aşırı sağcı AfD'nin anketlerde ülkenin ikinci büyük partisi konumuna yükselmesi, ülkedeki siyasi ve sosyal dengeler açısından ciddi endişelere yol açtı.
Berlin Hür Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hajo Funke, AfD'nin artan oy oranının Alman demokrasisi ve istikrarı için uzun vadeli bir tehlike oluşturduğunu belirtti. Funke'ye göre, AfD'nin bir eyalette hükûmete gelmesi, Federal Almanya'nın 1949'dan bu yana süregelen siyasi tabusunun yıkılması anlamına gelir ve bu durum tüm ülke için radikal değişiklikler getirebilir.
"Hükûmet krizler karşısında etksiz kaldı"
AfD'nin yükselişinin arkasında yüksek enflasyon, sosyal dengesizlik ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi çoklu krizler yatıyor. Funke, Alman hükûmetinin bu konularda etkisiz kaldığını ve halkın büyük bir kısmının hükûmetten memnun olmadığını ifade ediyor. 2024'te Thüringen ve Saksonya'da yapılacak eyalet meclisi seçimlerinde AfD'nin, özellikle Thüringen'de Björn Höcke liderliğindeki radikal kanadıyla çoğunluğu elde edebileceği endişesi taşınıyor.
"AfD'ye yönelen seçmenleri kazanmak için daha fazla çaba gösterilmeli"
Berlin Humboldt Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ulrich Battis ise, anket sonuçlarının seçim sonuçlarından farklı olabileceğini, ancak AfD'nin yükselişinin Alman ekonomisi için gerçek bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. AfD'nin başarısının, uluslararası şirketlerin Almanya'daki bazı bölgelere yatırım yapma konusundaki çekincelerini artırabileceğini belirtti. Battis, hükümet ve muhalefetin, AfD'ye yönelen seçmenleri geri kazanmak için daha fazla çaba göstermeleri gerektiğini ve parti üyeleri ile milletvekillerinin seçmenlerle daha fazla ilgilenmesi gerektiğini ifade etti.
Katolik piskoposlar uyardı: Aşırı sağcılara oy vermeyin
Almanya'da Katolik piskoposlar, aşırı sağa ve AfD'ye karşı net bir tavır aldılar. Etnik milliyetçiliğin Hristiyan değerleriyle bağdaşmadığını vurgulayan piskoposlar, vatandaşlara AfD ve benzeri aşırı sağ görüşleri savunan partilere oy vermemeleri çağrısında bulundu. Bavyera'nın Augsburg kentinde gerçekleştirilen Katolik Piskoposlar Konferansı'nda alınan bu karar, Alman vatandaşlarından aşırı sağdan gelen siyasi önerileri reddetmelerini talep etti.
Konferans sonunda oy birliği ile kabul edilen bildiride, aşırı sağcı partilerin ve ideolojilerin Hristiyanlar için bir siyasi faaliyet alanı olamayacağı ve seçilemeyeceği belirtildi. Bildiride, AfD'nin, özellikle Anayasayı Koruma Dairesi tarafından bazı eyalet derneklerinde ve gençlik örgütünde tespit edilen aşırı sağcılık ile daha az radikal sağ popülizm arasında gidip geldiği ifade edildi. Ayrıca, sağ popülizmin, aşırı sağın parlak uçları olduğu ve her iki durumun da mültecilere, göçmenlere, Müslümanlara ve Yahudilere karşı artan bir nefreti teşvik ettiği vurgulandı.
Katolik Alman Piskoposlar Konferansı Başkanı Georg Baetzing, deklarasyonun önemine dikkat çekerek, kilisenin bu ideolojiyi benimseyen insanlarla diyalogdan çekilmediğini, ancak aşırı sağcılığın Hristiyan değerlerle bağdaşmadığının altını çizdi.
Anketler ne diyor?
Allensbach Enstitüsü'nün Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) için yaptığı son ankete göre, aşırı sağcı AfD'nin oy oranı yüzde 18'e düşmüş durumda. FDP ise yüzde 5'lik seçim barajını aşarak yüzde 6 oy alabilecek ve kıl payı Meclis'e girebilecek konumda. Sahra Wagenknecht liderliğindeki yeni oluşum olan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ise yüzde 7'lik oy oranıyla dikkat çekici bir başarı gösteriyor ve koalisyonun küçük ortağı konumundaki FDP'nin önünde yer alıyor.
Doğu Almanya'da yapılan ankete katılanların yüzde 40'ı BSW'ye oy vermeyi düşünebileceklerini belirtirken, Almanya genelinde bu oran yüzde 24 olarak kaydedildi. Bu sonuçlar, özellikle Doğu Almanya'da yeni kurulan ittifakın önemli bir destek topladığını gösteriyor. Bu bulgular, Saksonya, Thüringen ve Brandenburg'da sonbaharda yapılacak olan eyalet seçimleri öncesinde önemli.
2021 federal seçimlerinde, potansiyel BSW seçmenlerinin yalnızca küçük bir kısmı Sol Parti, AfD ve Yeşiller Partisi'ne oy vermişti. Bu durum, BSW'nin geniş bir seçmen kitlesinden destek aldığını ve farklı siyasi tercihlere sahip seçmenleri bir araya getirebildiğini ortaya koyuyor. Partinin çekiciliğinin ardında, mevcut yönetimden duyulan genel memnuniyetsizliğin yattığı belirtiliyor. Ankete katılanların neredeyse yüzde 70'i mevcut partilerin politikalarından şikayetçi.
Ankete göre, diğer partilerin oy oranları şöyle sıralanıyor: CDU/CSU yüzde 32 ile lider konumda. Onu AfD yüzde 18, Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 15 ve Yeşiller Partisi yüzde 14 ile takip ediyor. Liberal Demokrat Parti (FDP) yüzde 6 ile Meclis'e girebilirken, Sol Parti yüzde 3 ile seçim barajının altında kalıyor.
Geri Dön 24 Şubat 2024 Cumartesi Önceki Yazılar