AVRUPADAN Youtube Video
RKI: Almanya’da çoğunluk kendi sağlığını yönetemiyor
Almanya’da her beş yetişkinden dördü sağlık bilgisini yeterli kullanamıyor; sosyal eşitsizlik, beslenme ve ruh sağlığında tablo giderek ağırlaşıyor.
Robert Koch Enstitüsü’nün (RKI) yeni verileri, Almanya’da birçok insanın kendi sağlığını yönetmekte zorlandığını ortaya koyuyor. 'Almanya’da Sağlık' başlıklı uzun vadeli çalışmanın ilk sonuçlarına göre, her beş yetişkinden dördünün ‘genel sağlık okuryazarlığı’ düşük.
RKI’den sağlık bilimci Susanne Jordan, bunun sadece düşük eğitimlilerle sınırlı olmadığını vurguluyor. Orta ve yüksek eğitimlilerde de hem sağlık bilgisinin hem de bu bilgiyi kullanma becerisinin yetersiz olduğu görülüyor.
Jordan, kasıtlı yanlış bilgiler, karmaşık sağlık sistemi ve yaygın bilgi kirliliğinin durumu daha da zorlaştırdığını söylüyor.
Sağlıklı beslenme hem bilgi hem para meselesi
Araştırma, sağlıklı beslenme konusunda bile ciddi eksikler olduğunu gösteriyor. Erkeklerin yarısından fazlasının, kendine sağlıklı bir beslenme düzeni kurmaya yetecek bilgi ve imkâna sahip olmadığı ortaya çıktı.
Kadınlarda da tablo daha iyi değil; üçte birinden fazlası sağlıklı beslenme için yeterli bilgi ve olanak bulamadığını belirtiyor.
RKI’den Judith Fuchs, işin ekonomik boyutuna dikkat çekerek “Büyük bir sepet taze sebze artık ciddi bir masraf. Bunu da unutmamak gerekir” diyor.
Sağlıkta sosyal eşitsizlik derinleşiyor
Çalışmanın ikinci temel bulgusu, sağlık alanındaki sosyal eşitsizliklerin hâlâ çok yüksek olması ve bazı alanlarda daha da artması.
Sosyal epidemiyolog Jens Hoebel, düşük gelirli, dezavantajlı mahallelerde yaşayan ya da eğitim seviyesi düşük kişilerin hem bedensel hem de ruhsal açıdan daha kötü durumda olduğunu belirtiyor.
Düşük eğitim grubunda diyabet, yüksek eğitimlilere göre yaklaşık iki kat daha sık görülüyor. Depresyon ve anksiyete belirtilerinde de benzer bir eşitsizlik söz konusu. Kronik hastalıklar ve fiziksel kısıtlılıklar da dezavantajlı gruplarda çok daha sık rapor ediliyor.
Hoebel’e göre Almanya, Avrupa karşılaştırmasında orta sıralarda yer alıyor. Ancak ülke içinde gelir, eğitim ve yaşanılan çevre, sağlığın seyrini belirleyen ana faktörler hâline gelmiş durumda.
Koruyucu sağlık politikalarında geride
Yeni yayımlanan AOK Public Health Index’e (Halk Sağlığı Endeksi) göre Almanya, koruyucu sağlık politikalarında pek çok ülkenin gerisinde kalıyor.
Tütün, alkol ve beslenme alanlarında Almanya, karşılaştırılan ülkeler arasında alt sıralarda. Hareket ve fiziksel aktivite başlığında Almanya ve Avusturya, 18 ülke içinde 10’uncu sırayı paylaşıyor. Genel sıralamada Almanya yalnızca 17’nci (sondan ikinci) olabildi.
Jordan, bazı ülkelerin sağlık okuryazarlığını açık biçimde siyasi hedef hâline getirdiğini hatırlatıyor. Avusturya, ulusal ‘sağlık hedefleri’ arasına sağlık okuryazarlığını da eklemişti ve 2019 tarihli OECD karşılaştırmasında bu alanda Almanya’nın önüne geçmişti.
Ne yapılabilir?
RKI uzmanlarına göre çözüm yolları aslında belli. Öncelikle, insanların sağlık bilgisini artıracak ve hastaların karar süreçlerine daha bilinçli katılmasını sağlayacak bilgi ve eğitim programlarına ihtiyaç var.
Fuchs, bu noktada temel bir sorunu şöyle özetliyor:
Bana anlatılanları anlayabiliyor muyum? Anlamadığımda soru sormaya cesaret edebiliyor muyum? Soru soracak kadar bilgiye sahip miyim? İşte bu noktalarda ciddi eksikler var.
Bunun yanında, sağlıklı yaşamı kolaylaştıran yapısal önlemler de gündemde. Şekerli ürünlere ek vergi, tütün ürünlerine daha yüksek vergi, reklam ve satış kısıtlamaları gibi adımların etkili olabileceği belirtiliyor. Fuchs, “Bu alanların hâlâ sonuna kadar kullanıldığını düşünmüyorum” diyor.
Mahallenin ve çevrenin rolü
Hoebel, sorumluluğun sadece bireyin omuzlarına yüklenmemesi gerektiğini, yapısal ve kentsel düzeyde de politika değişikliğine ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Hava kirliliğini ve gürültüyü azaltan şehir planlaması, yoksullukla mücadele ve dezavantajlı mahallelerin iyileştirilmesi bu çerçevede öne çıkan başlıklar.
Barcelona’daki trafiğin azaltıldığı ‘superblock’ uygulaması, olumlu örnek olarak anılıyor. Hoebel, “Aynı eğitim ve aynı gelire sahip insanlar bile, sosyoekonomik açıdan çok dezavantajlı semtlerde yaşıyorsa daha kötü bir sağlık durumuna sahip oluyor” diyor.
Sağlık algısı olumlu ama gençlerin ruh hâli kaygı verici
Olumsuz tabloya rağmen, RKI paneline katılanların yaklaşık üçte ikisi kendi genel sağlık durumunu ‘iyi’ ya da ‘çok iyi’ olarak tanımlıyor. Kalan üçte birlik kesimde ise yaş önemli bir belirleyici.
Fuchs, “İnsanlar yaşlandıkça sağlık sorunlarının artması şaşırtıcı değil, bunu her yerde görüyoruz” diyerek, beklentiyle gerçeğin tam örtüşmediğini hatırlatıyor.
İklim krizi, savaşlar ve bitmeyen ‘kriz tartışmalarının’ insanları hem ruhen hem bedenen yıprattığı belirtiliyor. Genel sağlık algısında da sosyal farklar belirgin: Düşük eğitim grubundakilerin yarısından azı kendi sağlığını ‘iyi’ buluyor.
Gençlerde de durum iç açıcı değil. 29 yaş altındaki katılımcıların üçte birinden fazlası, psikolojik iyi oluşunun düşük olduğunu söylüyor.
40 bin kişilik panel, ayrıntılı sağlık haritası sunuyor
Almanya’da Sağlık başlıklı yeni RKI paneli, kamu sağlığını izleme konusunda önemli bir boşluğu doldurmayı hedefliyor.
Çalışmada 16 yaş ve üzeri 40 bini aşkın kişi yer alıyor. Katılımcılar yılda dört kez, çevrim içi ya da kâğıt formlar aracılığıyla çeşitli sağlık göstergelerine dair soruları yanıtlıyor.
Örneklem nüfus kayıtlarından rastgele seçildiği için, elde edilen veriler bölge ve hatta mahalle düzeyinde ayrıntılı analiz imkânı sunuyor. RKI, bu sayede sağlık politikasının çok daha sağlam bir veri temeline oturtulabileceğini vurguluyor.
Geri Dön 06 Aralık 2025 Cumartesi Önceki Yazılar