Grev dalgası siyasetin gündeminde

Almanya'da toplu pazarlık sürecinde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle birçok alanda grevler yaşanıyor. Demiryolu emekçileri, Lufthansa çalışanları, hekimler, yerel ulaşım personeli derken ülkede bir grev dalgası var.

Hessen eyaletindeki Frankfurt, Wiesbaden, Kassel ve Gießen şehirlerinde, VGF (Verkehrsgesellschaft Frankfurt) çatısı altında çalışan yerel ulaşım çalışanlarının grevi, 16 Mart 03.00'e kadar sürecek. Bu grev, özellikle U-Bahn (metro) ve Straßenbahn (tramvay) hizmetlerini durdururken, S-Bahnlar (şehirlerarası hızlı trenler), otobüsler ve RB’ler (bölgesel trenler) normal şekilde işlemeye devam ediyor.

Aynı zamanda, Almanya'nın beş büyük havaalanında - Köln, Hamburg, Berlin, Stuttgart ve Karlsruhe'de - güvenlik personelinin grevi nedeniyle yüzlerce uçuş iptal edildi. Grevler, özellikle Verdi sendikası tarafından organize edildi ve on binlerce yolcunun etkilenmesi bekleniyor. Münih Havaalanı'nda da benzer bir grev çağrısı yapılmış olup, bu grevin daha çok kargo taşımacılığına etki etmesi öngörülüyor.

Alman Havaalanları Birliği (ADV), bu grevler nedeniyle 580'den fazla uçuşun iptal edilmesinin ve yaklaşık 90 bin yolcunun etkilenmesinin beklendiğini bildirdi. Berlin ve Köln'deki tüm uçuşların iptal edilmesi, gelen uçakların yolcu almadan tekrar kalkış yapmasıyla sonuçlandı.

Her 14 uçuştan biri iptal edildi

Grevlerin ardından Lufthansa'nın bu yıl iptal edilen uçuş sayısında rekor bir artış yaşandı. Flightright'ın verilerine göre, havayolunun yılın başından bu yana tüm uçuşlarının yüzde 6,73'ü iptal edildi, bu da her 14 uçuştan birinin iptal edildiği anlamına geliyor.

Güvenlik personelinin toplu sözleşme görüşmelerinde şimdiye kadar yapılan beş tur görüşme sonuçsuz kaldı. Verdi sendikası, sektördeki yaklaşık 25 bin çalışan adına, saat başına 2,80 avroluk ücret zammı ve fazla mesailerin ilk saatten itibaren hızla ödenmesini talep ediyor. Bu talepler, çalışanların mevcut durumlarından duydukları memnuniyetsizliği ve baskıyı artırma amaçlarını gösteriyor.

Siyasetçiler ve iş dünyasından grevlere tepki

Bu grevler ve diğer çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik artan grev eylemleri, Almanya'da geniş çaplı tartışmalara ve eleştirilere neden oldu. Özellikle Federal Ulaştırma Bakanı Volker Wissing (FDP) ve Federal Ekonomi Bakanı Robert Habeck (Yeşiller Partisi), mevcut çalışma saatlerinin bile yeterli olmadığını, ülkenin ekonomik büyüme ve yaşlanan nüfusu göz önüne alındığında daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyduğunu savundu.

Almanya'da çiftçi protestoları ve diğer sektörlerdeki grevlerin yanı sıra, Alman Demiryolları (Deutsche Bahn) ile yapılan ücret müzakerelerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, Alman Makinistler Sendikası (GDL) dört ay içinde altıncı kez greve gitti. GDL, çalışma saatlerinin haftalık 35 saate düşürülmesini talep ediyor. Grevler, özellikle sendikaları hedef alan eleştirilerle gündeme geldi. İş dünyası temsilcileri, grevlerin grev hakkının kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesi ve Almanya'ya yük olarak görülmesi konusunda hemfikir.

Federal Ulaştırma Bakanı Volker Wissing (FDP), yaşanan çatışmayı giderek daha anlaşılmaz bulduğunu belirterek, "Grev hakkını kullanan herkesin aynı zamanda sorumluluk alması gerektiğini, bu durumun yapıcı müzakereleri gerektirdiğini" savundu. Federal Ekonomi Bakanı Robert Habeck (Yeşiller Partisi) ise, çalışma koşullarının iyileştirilmesi adına yapılan grevlerin, çalışma saatlerinin düşürülmesi talebini karşılayamayacaklarını ifade etti. Habeck, mevcut çalışma saatlerinin bile ekonomik büyüme ve yaşlanan nüfus dikkate alındığında yetersiz olduğunu, yaşlı insanların daha uzun süre çalışabilmeleri için teşviklere ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.

Ramelow: Grevden DB sorumlu, GDL haklı

Sol Partili Thüringen Başbakanı Bodo Ramelow, demiryolu grevlerinde Alman Demiryolları'nı (Deutsche Bahn) suçluyor. Ramelow, daha önce Deutsche Bahn ve demir yolu makinistleri sendikası GDL arasındaki anlaşmazlıklarda iki kez arabuluculuk yapmış biri olarak, GDL'nin eylemlerine destek veriyor ve sorunun Deutsche Bahn'dan kaynaklandığını belirtti. GDL'nin anayasal haklarını kullanmasını savunan Ramelow, grev hakkına getirilen kısıtlamalara karşı çıktı ve demokrasinin bazen zorlayıcı olabileceğini, ancak bu durumun kabul edilmesi gerektiğini ifade etti.

IW: Demir yolu grevinin günlük maliyeti 100 milyon avro

Alman Ekonomi Enstitüsü (IW Köln), demir yolu grevinin günde yaklaşık 100 milyon avroluk kayba yol açtığını belirtti. Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) ise, iş bırakma eylemlerinin ülkenin GSYH'sinin 2023'te yüzde 0,3 küçülmesine neden olabileceği uyarısında bulundu. Bazı siyasetçiler, gelecekte uzun süreli grevlerin önlenmesi adına yasaların sıkılaştırılması çağrısında bulunuyor.