Almanya'da bu hafta neler yaşandı?

Bundestag, iltica paketini kabul ederek hangi ülkelerin “güvenli menşe ülke” sayılacağına Bundesrat olmadan artık sadece federal hükûmetin karar vermesinin önünü açtı. Böylece bu ülkelerden gelen başvurular hızla reddedilecek, sınır dışı işlemleri kolaylaşacak, gözaltındaki kişilerin devlet tarafından finanse edilen avukat erişimi de daraltılacak. Vatandaşlık başvurusunda kasıtlı yalan beyan verenlere 10 yıl boyunca Alman vatandaşlığına başvuru yasağı getiriliyor. Paket, temel hakların zayıfladığı ve iltica politikasında gücün yürütmenin elinde toplandığı eleştirilerine yol açıyor.

AB dış sınırlarında iltica merkezleri: Berlin kasayı açıyor

İçişleri bakanlarının Bremen toplantısında, AB’nin dış sınırlarındaki yeni iltica merkezlerinin finansmanını federal hükûmetin üstlenmesi kararlaştırıldı; altı eyalet de kapasite kurulmasına destek verecek. Bu merkezlerde özellikle “koruma şansı çok düşük” ülkelerden gelen başvurular hızlandırılmış prosedürlerle değerlendirilecek ve reddedilenler doğrudan buradan geri gönderilecek. Almanya kara sınırı merkezlerinden doğrudan etkilenmese de, havalimanı ve liman başvurularında aynı sert kurallar geçerli olacak. Bu adım, Berlin’de kabul edilen iltica paketiyle birlikte, genel çizginin daha sert ve dış sınır odaklı bir modele kaydığını gösteriyor.

Emeklilik paketi ve yeni askerlik: Gelecek kuşak tartışması

Bundestag, aynı oturumda hem yeni emeklilik paketini hem de askerlik sistemini yenileyen yasayı kıl payı çoğunlukla kabul etti. Emeklilik paketinde emekli maaş düzeyinin 2031’e kadar korunması ve çocuk yetiştirme sürelerinin özellikle kadınlar lehine iyileştirilmesi öngörülürken, genç muhafazakâr vekiller bunun 2040’a kadar yüz milyarlarca avroluk ek yükü genç kuşaklara yıktığını savunuyor. Askerlik yasası ise 18 yaşına giren herkese zorunlu yoklama ve “önce gönüllü, gerekirse seçmeli zorunlu hizmet” modeli getiriyor; Yeşiller, Sol Parti ve gençlik örgütleri bunu “arka kapıdan geri dönen zorunlu askerlik” olarak görüyor.

Bundestag’da AfD kavgası: Oy sayımına polis çağrısı

Kasım ortasında gece yarısı yapılan isimli oylamada AfD milletvekilleri oy sandıklarının önünü kapatıp agresif “sayım gözcüleri”yle süreci zorlayınca, salon görevlileri kendini baskı altında hissederek Meclis polisini çağırdı. AfD, önce karar yeter sayısını sorgulayıp diğer partileri “salonda yoklar” diye teşhir etmeye kalktı, ancak isimli oylamayı kaçıranlara 200 avro para cezası olduğu için kendisi de son dakikada koşarak oy vermek zorunda kaldı. AfD yöneticileri diğer partileri “seçim hilesi”yle suçlarken, Bundestag Başkanı Julia Klöckner bu suçlamaların temelsiz olduğunu ve Meclis’in itibarına zarar verdiğini vurguladı. Bundan sonra sandıklar yeniden Genel Kurul salonunun içine alınacak ve başkanlık kürsüsünün doğrudan gözetiminde sayım yapılacak.

İçişleri bakanlarından stat güvenliği mesajı

İçişleri bakanları, futbol statlarında şiddete karşı ülke çapında daha sıkı stat yasakları için ortak standartta anlaştı; taraftar örgütleri bunun keyfî yasakları artıracağından endişeli. Buna karşılık, haftalardır protesto edilen yüz tanıma, yapay zekâ ile izleme ve herkese kimlik kontrolü gibi önlemler şimdilik rafa kaldırıldı; taraftar grupları bunu kendi başarıları olarak yorumluyor. Aynı toplantıda, Berlin’de federal ve eyalet polisinin ortak “dron savunma merkezi”nin 17 aralıkta açılması kararlaştırıldı; yılbaşı havai fişeklerine kısmi yasak tartışması ise şimdilik sonuçsuz kaldı.

Büyük vergi indirimi yolda

Bundestag, restoranlarda yiyeceğe uygulanan KDV’nin yüzde 19’dan 7’ye düşürülmesini, işe gidiş mesafe indiriminin ilk kilometreden itibaren geçerli olmasını ve gönüllülük ödemelerinde vergi muafiyetinin yükseltilmesini içeren paket üzerinde anlaştı. Sendika aidatlarının daha geniş ölçüde vergiden düşülebilmesi ve olimpiyat madalya primlerinin vergiden muaf tutulması da düzenlemede yer alıyor. Paket, yıllık yaklaşık 5 milyar avroluk vergi yükünü azaltmayı hedefliyor; ancak 2030’a kadar 12 milyar avronun üzerinde gelir kaybı bekleyen eyaletlerin itirazları nedeniyle son sözü Bundesrat söyleyecek.

İşgücü piyasasında soğuma: Açık iş sayısı dibe yaklaştı

İşgücü Piyasası Araştırma Enstitüsü’ne göre Almanya’da açık pozisyon sayısı son bir yılda yaklaşık yüzde 19 düşerek 1,03 milyona indi; bu, pandemi yılı 2020’den beri görülen en düşük seviye. Artık 100 açık işe ortalama 288 işsiz düşüyor; geçen yıl bu sayı 220 idi, yani her ilan için rekabet sertleşmiş durumda. Açık işlerin azalması ve işsizliğin artması, özellikle doğu eyaletlerinde iş bulmayı batıya kıyasla belirgin biçimde daha zor hâle getiriyor.

Hessen’de öğretmenlerden alarm: Çocuklar kalem bile tutamıyor

Hessen’de 1100 ilkokul öğretmeni, çocukların kalem tutma, ayakkabı bağlama, tuvalete tek başına gitme gibi en temel becerilerden yoksun okula başladığını anlatan sert bir uyarı metni yayımladı. Öğretmenler, dil ve dikkat sorunlarına travma, yoksulluk ve aile içi problemlerinin eklendiğini, okulların göçten savaş travmasına kadar tüm toplumsal sorunların ilk adresi hâline getirildiğini söylüyor. GEW Hessen, en fazla 20 kişilik sınıflar, daha çok öğretmen ve okul psikoloğu talep ederken, “sorunun çocuklarda değil, yetişkinlerde ve siyasette olduğu” mesajını veriyor.

Kedide kuş gribi: Evcil hayvan sahiplerine uyarı

Brandenburg’da ormanlık alanda ölü bulunan bir kedide kuş gribi etkeni H5N1 tespit edildi; aynı bölgede zaten yabani kuş ölümleri yaşanıyordu. Yetkililer, özellikle riskli bölgelerde kedilerin dışarı salınmamasını, köpeklerin tasmalı gezdirilmesini ve evcil hayvanların hasta veya ölü kuşlarla temas ettirilmemesini öneriyor. Ani nörolojik belirtiler, solunum sıkıntısı veya alışılmadık davranış değişiklikleri görüldüğünde vakit kaybetmeden veteriner hekimle temas edilmesi isteniyor.

Bas ile patronlar arasında ‘mücadele’ krizi

Çalışma Bakanı ve SPD Genel Başkanı Bärbel Bas’ın, Juso kongresinde işverenlere karşı “kiminle birlikte, kime karşı mücadele edilmesi gerektiğini daha net gördük” sözleri iş dünyasını ayağa kaldırdı. 15 orta ölçekli işletme ve patron örgütü, ortak mektupla bu ifadeleri sosyal piyasa ekonomisinin ruhuna aykırı ve “ülkeyi ayakta tutanlara hakaret” olarak niteledi. Patronlar, resesyon döneminde suçlama değil, siyasi destek ve saygı beklediklerini vurguladı; Bas’tan tonunu düşürüp diyalog aramasını istedi.

Kamuda toplu sözleşme: Ver.di ücret artışını demokrasiye bağlıyor

Rheinland-Pfalz ve Saarland’daki kamu çalışanlarının ücret pazarlığı öncesi Ver.di, talep ettiği yüzde 7 zam ve en az 300 avroluk artışı sadece maaş meselesi değil, demokrasi ve aşırı sağla mücadeleyle bağlantılı görüyor. Bölge başkanı Marion Paul, geçim zorluğu büyüdükçe insanların otoriter ve aşırı sağ söylemlere daha açık hâle geldiğini, bu yüzden kamu çalışanlarının maddi olarak güçlendirilmesinin kritik olduğunu savunuyor. İşveren tarafı talepleri “ölçüsüz” bulurken, sendika daha adil vergi sistemi ve servet dağılımı tartışmasını gündeme getiriyor.

Sahte reçete çetesi: Zayıflama ilaçlarıyla milyonluk vurgun

Münih Savcılığı, ağırlıkla Moldovalı çetelerin sahte reçetelerle özellikle Ozempic, Wegovy, Mounjaro ve pahalı kanser ilaçlarını hedef aldığını, sağlık sigortalarının milyonlarca avro zarara uğradığını ortaya koydu. Çeteler, gerçek hekim isimleriyle ama uydurma hastalarla reçete düzenleyip bunları posta yoluyla Almanya’ya gönderiyor; bağlantılı kişiler de eczanelerden ilaçları çekiyor. Özellikle zayıflama ilaçlarının bir kısmının Rusya’daki karaborsaya gittiği tahmin ediliyor; bu tablo, eczanelerin kontrol yükümlülüklerinin ve denetim sisteminin sertleştirilmesi tartışmalarını hızlandırıyor.

Tarımda güvenlik perspektifi: Devlet depoları ve konserve çağrısı

Tarım Bakanı Alois Rainer, artan gıda fiyatları ve olası kriz senaryoları karşısında tarımın da güvenlik politikalarının bir parçası olması gerektiğini söyledi. Ülkede 150 acil durum gıda deposunda tahıl, bakliyat ve toz sütle 30 günlük stok bulunduğunu hatırlatan bakan, sistemin güncellenmesini ve “hızla sahaya sürülebilecek konserve stokları”nın güçlendirilmesini istiyor. Rainer, gıdanın da enerji ve ulaştırma gibi “kritik altyapı” kabul edilmesini savunurken, ihracatta Alman sosislerinin ABD pazarına dönüşü için de görüşmeler yürütüldüğünü açıkladı.

Aile şirketleri birliğinden AfD’ye mesafe: Davet ‘hata’ydı

Aile Şirketleri Birliği, AfD’li milletvekillerini Parlamento Gecesi’ne davet etmenin “hata” olduğunu kabul ederek aşırıcı hareketlerden açıkça uzak duracağını ilan etti. Birlik Başkanı Marie-Christine Ostermann, AfD’yi eleştirmek için davet ettiklerini söylese de, kamuoyunda bunun partiye meşruiyet verdiği izleniminin oluştuğunu kabul etti. Rossmann ve Fritz-Kola gibi şirketlerin bu nedenle birlikten ayrılması ve siyasetten gelen sert tepkiler, iş dünyasının AfD ile mesafe tartışmasını daha da görünür kıldı.

Almanya’nın 2026 Dünya Kupası grubu belli oldu

Almanya, 2026 Dünya Kupası’nda E Grubu’nda Curaçao, Fildişi Sahili ve Ekvador’la karşılaşacak; ilk maçını 14 haziranda turnuvanın en küçük ülkesi Curaçao’ya karşı oynayacak. Kura sonrası “kâğıt üzerinde nispeten rahat bir grup” yorumları yapılsa da, Almanya teknik heyeti farklı kıtalardan gelen üç fiziksel ve hızlı rakibe karşı ciddiyet uyarısı yapıyor. Turnuvanın üç ev sahibi ABD, Kanada ve Meksika’ya yayılması, Almanya’nın da grup aşamasında farklı şehir ve iklimlerde oynaması anlamına gelecek.