Almanya'da bu hafta neler yaşandı?

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve ABD Başkanı Joe Biden, NATO zirvesi öncesi Beyaz Saray'da bir araya geldi. Ayrıca, Scholz'un, ABD'li Senatör Chris Coons ile benzerliği de dikkat çekti. İkili çekildikleri selfie'yi sosyal medyada paylaştı.

Tschüss Deutschland

Almanya'nın tanınmış markalarından Miele ve Viessmann, üretimlerinin bir kısmını Polonya'ya taşıyarak üretimini yurt dışına kaydırma eğilimini sürdürdü. Miele 700, Viessmann 3 bin iş pozisyonunu Polonya'ya taşıdığında, dönemin Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki tarafından, 'geçmişte Polonyalı işçilerin Almanya'da çalışmaya gitmesinin tersine, şimdi Alman teknolojisinin Polonya'ya geldiği' şeklinde değerlendirilmişti.

Almanya'da artan üretim ve personel maliyetleri ile ekonomik güvensizlik, ülkenin ekonomisini riske atarken, SPD, Yeşiller ve FDP'den oluşan koalisyon hükûmetine yönelik memnuniyetsizlik artıyor. Ana muhalefet partisi CDU'nun siyasetçisi Tilman Kuban, Almanya'nın giderek tehlikeli sulara sürüklendiğini belirterek, hükûmetin politikalarını Titanik'e benzetti.

Şirketler ‘kalıcı krizden’ endişeli

Saksonya-Anhalt'teki Halle-Dessau ve Magdeburg sanayi ve ticaret odalarının yaptığı bir ankete göre, şirketlerin yüzde 43'ü gelecekteki ekonomik durumlarının daha da kötüleşeceğini öngörüyor. 

Federal İş Ajansı: Yabancı işçiler olmadan yapamayız

Federal İş Ajansı Başkanı Andrea Nahles, 5 milyondan fazla yabancı işçinin ülkeyi terk etmesi hâlinde, büyük bir ekonomik darboğazın yaşanacağını vurguladı. Nahles, "Almanya'da Alman pasaportu olmayan 5,3 milyon insanımız var ve onlarsız yapamayız. Alman işgücü piyasası, tersine göçe dayanan bir politikayı kaldıramaz" dedi.

Almanya çareyi göç ortaklığında arıyor

Almanya, düzensiz göçü önlemek ve kontrollü vasıflı iş gücü göçünü teşvik etmek amacıyla bazı ülkelerle 'göç ortaklığı' adı altında ikili anlaşmalar imzalıyor. Almanya Kalkınma Bakanı Svenja Schulze, Fas ve Nijerya ile bu tür anlaşmalar yapılacağını duyurdu ve göçün hayatın bir gerçeği olduğunu, tüm tarafların yararına olacak şekilde yönetilmesi gerektiğini belirtti.

Zorunlu askerlik tartışması

SPD'li Savunma Bakanı Boris Pistorius, 2011 yılında zorunlu askerlik uygulamasının kaldırılmasını 'bir hata' olarak nitelendirdi. Pistorius, güvenlik ve refahın ücretsiz olmadığını belirterek, "zorunlu askerlik veya hizmetin" yeniden düşünülmesi gerektiğini savundu.

Sol Parti, Alman vatandaşı olmayanların orduya alınması teklifine karşı SPD'li Savunma Bakanı Boris Pistorius'a sert tepki gösterdi. Sol Parti lideri Janine Wissler, Pistorius'un teklifini, "Daha fazla asker, silah ve caydırıcılık yerine, diplomasiye ve silahsızlanma çabalarına daha fazla odaklanmamız gerekir" sözleriyle eleştirdi.

Trump’ın açıklamaları ortalığı karıştırdı

ABD Başkanı Donald Trump'ın NATO müttefiklerine yönelik provokatif açıklamaları Almanya'da geniş yankı buldu. Trump, tekrar seçilmesi durumunda, NATO'ya finansal katkılarını yerine getirmeyen üyelerin Rusya tarafından saldırıya uğraması halinde, ABD'nin bu ülkeleri korumayabileceği tehdidinde bulundu.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Trump'ın ifadelerini kınayarak, NATO'nun karşılıklı yardım taahhüdünün kesin ve tartışmasız olduğunu vurguladı. 

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de Trump'ın açıklamalarını 'sorumsuzluk' olarak değerlendirirken, Alman dış politika uzmanları da Trump'ın olası bir başkanlık döneminin NATO'yu varoluşsal bir krize sürükleyebileceği konusunda uyarılarda bulundu.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 31 NATO üyesinden 18'inin GSYH'nin yüzde 2'sini savunmaya ayırmasını beklediklerini açıkladı. Almanya, Soğuk Savaş'tan bu yana ilk kez bu hedefe ulaşacak. 2024 yılında savunma bütçesine 73,41 milyar dolar ayıran Almanya, 1990'lardan bu yana ilk kez GSYH'nin yüzde 2'sini savunmaya harcamış olacak. 

Almanya'da şok: Bavyera'dan ayrılma tehdidi

Bavyera Başbakanı ve CSU lideri Markus Söder, Bavyera'nın federal siyasetten olumsuz etkilendiğini söyleyerek "Bavyera, Almanya olmadan daha kolay yaşar" dedi.

Berlinale'ye aşırı sağ protestoları damga vurdu

Bu yıl 74'üncüsü düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali'ne aşırı sağcı AfD'ye yönelik protestolar damgasını vurdu. Ayrıca, Hanau katliamı da unutulmadı.