AVRUPADAN Youtube Video
Almanların stresi artıyor
Yeni bir ankete göre Almanya’da insanların yüzde 66’sı sık ya da zaman zaman stresli olduğunu söylüyor. Uzmanlar, kronik stresin sağlığı ciddi biçimde tehdit ettiği uyarısında bulunuyor.
Almanya’da stres, günlük hayatın ayrılmaz bir parçası hâline geliyor. Techniker Krankenkasse’nin (TK) yaptırdığı yeni ankete göre, ülkede yaşayanların yüzde 66’sı kendini sık ya da ara sıra stresli hissettiğini belirtiyor.
2013’te yapılan benzer bir araştırmada bu oran yüzde 57 idi. Hiç stres hissetmediğini söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 8.
Kadınlar erkeklere göre daha stresli
Araştırma, kadınların stres düzeyinin erkeklerden belirgin biçimde yüksek olduğunu gösteriyor. Kadınların yüzde 71’i, erkeklerin ise yüzde 60’ı ‘sık ya da bazen stresliyim’ diyor.
Forsa araştırma şirketi, TK adına Almanya’da 18 yaş üstü 1407 kişiyle görüşerek stresle ilgili deneyimlerini sordu.
En büyük baskı kaynağı: Kendi kendine yüklenen beklentiler
Katılımcıların yüzde 61’i, stresin en önemli kaynağının ‘kendi kendilerine koydukları yüksek standartlar’ olduğunu söyledi.
Bunu yüzde 58 ile okul, üniversite ya da iş hayatından kaynaklanan baskı izliyor. Yüzde 53, siyasi ve toplumsal gelişmelerin kendilerini strese soktuğunu belirtti.
Yüzde 43 ise boş zamanlarında bile çok fazla randevu ve yükümlülüğe sahip olmaktan şikâyetçi.
TK Başkanı Jens Baas, “Belirli bir düzeye kadar stres hayatın parçası” diyerek şunu ekliyor:
Ama kronik stres; kalp-damar hastalıkları, sırt ağrıları ya da depresyon gibi psikolojik ve fiziksel sorunların riskini artırıyor.
Alkol, yoga, doğa: Stresle baş etme yolları
Araştırmaya göre erkekler, rahatlamak için kadınlara kıyasla daha sık alkol kullanıyor. Erkeklerin yüzde 36’sı gevşemek için bira ya da şarap içtiğini söylerken, bu oran kadınlarda yüzde 22.
Kadınlar ise strese karşı daha çok yoga gibi yöntemlere yöneliyor. Kadınların yüzde 28’i, erkeklerinse yüzde 11’i yogayı stresle mücadele için kullandığını belirtiyor.
Psikolog Judith Mangelsdorf, insanların ‘bütün gün gezegenin tüm krizleriyle meşgul olacak şekilde evrimleşmediğini’ söylüyor. Bu nedenle dünya gündemini takip ederken bilinçli sınırlar koymanın önemli olduğunu vurguluyor: Haber ve sosyal medya kullanımında ‘dijital detoks’ zamanları önermiyor.
Dayanıklılığı artırmak: Sosyal bağlar ve hareket
Mangelsdorf’a göre stresle başa çıkmanın anahtarlarından biri de ‘psikolojik dayanıklılık’, yani duygusal direnç geliştirmek. Bunu destekleyen unsurlar arasında güven veren sosyal ilişkiler, hareket ve doğada geçirilen zaman öne çıkıyor.
Nitekim ankete katılanların büyük çoğunluğu, stres atmak için doğaya yöneliyor. Yüzde 83’ü yürüyüş yaptığını ya da doğada vakit geçirdiğini söylüyor.
Yüzde 78’i bir hobiyle ilgileniyor, aynı oranda kişi de aile ya da arkadaşlarıyla buluşmanın kendilerine iyi geldiğini belirtiyor. Müzik dinlemek ya da yemek pişirmek de birçok kişi için rahatlama yolları arasında.
Psikolog Mangelsdorf, stres yaşayanlara küçük ama etkili bir öneride bulunuyor: Kişinin kendine bilinçli olarak iyi gelecek anlar yaratması. “Bu, sevdiğiniz biriyle iyi bir sohbet ya da güneşte içilen bir kahve olabilir” diyerek, olumlu küçük deneyimlerin ruh hâlini kalıcı biçimde desteklediğini hatırlatıyor.
Geri Dön 27 Kasım 2025 Perşembe Önceki Yazılar