AVRUPADAN Youtube Video
Alman sanayisi hızla ülke dışına kaçıyor
Yeni tedarik zinciri raporu, her beş sanayi şirketinden birinin artık Almanya’da üretim yapmadığını, daha fazlasının da taşınmaya hazırlandığını gösteriyor.
Almanya sanayide tehlikeli bir çözülme sürecine giriyor. Deloitte ile Alman Sanayi Federasyonu BDI’nın hazırladığı yeni ‘Supply Chain Pulse Check’ raporu, sanayi şirketlerinin üretim ve Ar-Ge faaliyetlerini giderek daha fazla ülke dışına taşıdığını ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre, neredeyse her beş sanayi şirketinden biri, yani yaklaşık yüzde 19’u artık Almanya’da üretim yapmıyor. Bu oran iki yıl önce belirgin biçimde daha düşüktü. Raporda, özellikle gümrük ve ticaret politikalarındaki belirsizliklerin bu ‘sanayi kaçışını’ hızlandırdığı vurgulanıyor.
Üretimle birlikte geliştirme ve araştırma da taşınıyor
Yalnızca üretim değil, şirketlerin diğer kritik faaliyetleri de Almanya’dan ayrılıyor. Firmaların yaklaşık yüzde 17’si ürün geliştirme faaliyetlerini, yüzde 13’ü araştırma çalışmalarını, yüzde 18’i ise nihai montaj süreçlerini yurt dışına taşıdığını bildiriyor. Bu oranların 2023’e göre belirgin biçimde arttığı belirtiliyor.
Daha da çarpıcı olan, önümüzdeki iki ila üç yıla ilişkin planlar. Şirketlerin yaklaşık yüzde 43’ü üretimlerini başka ülkelere kaydırmayı düşünüyor. İki yıl önce bu oran yalnızca yüzde 33’tü. Geliştirme, araştırma, satın alma, satış ve pazarlama gibi birimler için de benzer bir eğilim söz konusu. Geliştirme faaliyetlerini yurt dışına taşımayı planlayanların oranı yüzde 30, araştırma için bu oran yüzde 35 düzeyinde.
Yeni üretim merkezleri: Avrupa, ABD, Asya
Rapora göre Alman sanayi şirketlerinin göç rotası da giderek netleşiyor. Şirketlerin yaklaşık yüzde 30’u diğer Avrupa ülkelerine yöneliyor. Yüzde 26’sı ABD’yi, yüzde 19’u Çin hariç Asya ülkelerini, yüzde 16’sı Çin’i, yüzde 14’ü ise Hindistan’ı hedef bölge olarak görüyor.
Buna karşılık geri dönüş oldukça sınırlı. Çin’den faaliyetlerini Almanya’ya geri getiren şirketlerin oranı yalnızca yüzde 9. ABD’den dönenlerin oranı ise yüzde 7’de kalıyor.
Deloitte uzmanı Jürgen Sandau, bu eğilimin risklerine dikkat çekiyor. Şirketlerin kısa vadede başka ülkelerde daha düşük maliyetle üretim yapabildiğini, ancak bunun tedarik zincirlerini daha kırılgan hâle getirebileceğini belirtiyor. Sandau’ya göre, yeni üretim merkezleri beklenildiği kadar ‘güvenli liman’ çıkmazsa, olası tedarik kesintileri tüm maliyet avantajını kısa sürede silebilir.
Almanya’da kalan şirketler ağır maliyet baskısı altında
Rapor, Almanya’da kalmaya devam eden şirketlerin de ciddi bir maliyet baskısı altında olduğunu gösteriyor. Firmaların yaklaşık yüzde 66’sı artan tedarik ve hammadde maliyetlerinden şikâyet ediyor. Yüzde 52’si yükselen idari giderleri sorun olarak görüyor. Yüzde 53’ü ise kârlılığın belirgin biçimde düştüğünü söylüyor.
Küresel tedarik zincirlerini güvence altına almak için yapılan harcamalar da hızla artıyor. Şirketlerin yaklaşık yüzde 39’u, tedarik güvenliği için yaptıkları harcamaların son dönemde ‘güçlü veya çok güçlü’ biçimde yükseldiğini ifade ediyor.
Yapay zekâya güven yüksek, kullanım geride
Araştırma, tedarik zincirlerinde yapay zekâya duyulan güven ile fiilî kullanım düzeyi arasındaki farkı da ortaya koyuyor. Şirketlerin yaklaşık yüzde 54’ü yapay zekânın tedarik zincirlerini ciddi biçimde iyileştirebileceğine inanıyor. Yüzde 58’i verimliliği belirgin artırabileceğini, yüzde 65’i stok yönetiminde önemli avantaj sağlayacağını, yüzde 46’sı da karar süreçlerine destek olacağını düşünüyor.
Buna karşın pratikte tablo çok daha sınırlı. Firmaların yalnızca yaklaşık yüzde 41’i modern teknolojileri tedarik risklerine karşı erken uyarı sistemlerinde kullanıyor. Tedarik zinciri planlamasında yapay zekâdan yararlandığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 34’te kalıyor.
“Dijitalleşmiş ve çeşitlendirilmiş tedarik zinciri şart”
Jürgen Sandau, “Tümüyle dijitalleştirilmiş ve çeşitlendirilmiş tedarik zincirleri, üretim duruşlarını ve tedarik darboğazlarını önlemenin temel şartı” uyarısında bulunuyor.
Sandau, şirketlerin dayanıklılığını artırmak ve Almanya’yı sanayi üretimi için cazip bir merkez olarak tutmak istiyorlarsa, hem dijitalleşme hem de stratejik konumlanma konusunda hızlı ve kararlı adımlar atmaları gerektiğini ifade etti.
Geri Dön 28 Kasım 2025 Cuma Önceki Yazılar