AVRUPADAN Youtube Video
AB’ye gelen mülteciler ‘üçüncü ülkelere’ gönderilebilecek
AB, sığınma süreçlerini sertleştirip ‘güvenli ülke’ listesini genişletirken, mültecilerin paylaşımı için para, kabul ve sınır desteğine dayalı yeni bir dayanışma modeli getiriyor.
AB içişleri bakanları, iltica politikasının sertleştirilmesi konusunda uzlaştı. Brüksel’de alınan kararlara göre, sığınma başvurularının reddi ve sınır dışı süreçleri tüm Avrupa’da ortak kurallara bağlanacak.
Geri gönderme merkezleri, yeniden giriş yasakları ve sınır dışı edilmesi gereken kişilerin makamlarla işbirliği yükümlülükleri AB genelinde aynı çerçevede uygulanacak.
‘Güvenli menşe ülkeler’ listesi genişletildi
‘Güvenli menşe ülkeler’ listesi de genişletildi. Artık Mısır, Fas, Tunus, Hindistan, Bangladeş, Kolombiya ve Kosova da bu kategoriye dâhil. Bu ülkelerden gelen ve başvurusu reddedilen sığınmacıların daha hızlı geri gönderilmesi hedefleniyor.
AB içişlerinden sorumlu komiser Magnus Brunner, listenin DSÖ, sivil toplum ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile yapılan istişarelerden sonra oluşturulduğunu vurguladı. Brunner, bu listenin geri gönderme süreçlerini ‘kayda değer biçimde hızlandıracağını’ söyledi.
‘Güvenli üçüncü ülke’ modeli de yaygınlaşıyor
Bakanlar, sadece menşe ülkeler için değil, ‘güvenli üçüncü ülkeler’ için de yeni bir çerçeve üzerinde anlaştı. Buna göre, sığınma başvurusu reddedilen kişiler, aile, sosyal bağ ya da geçmiş bir ilişki olmasa bile bu üçüncü ülkelere gönderilebilecek.
Bu yaklaşım Avrupa Parlamentosu’nda tartışmalı olsa da, Danimarka Göç Bakanı Rasmus Stoklund düzenlemeyi ‘dönüm noktası’ olarak nitelendiriyor. Stoklund, bu sayede üye ülkelerin üçüncü ülkelerde ‘geri dönüş merkezleri’ kurmasının hukuken mümkün hâle geldiğini ve bunun mevcut iltica sistemindeki ‘temel açıkları kapatmak için kritik’ olduğunu savunuyor.
AB’de bugün sınır dışı edilmesi gereken her dört kişiden yalnızca biri fiilen kıtayı terk ediyor.
Almanya da ‘üçüncü ülke modeline’ sıcak
Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt de üçüncü ülke merkezlerine sıcak bakıyor. Reddedilen sığınmacıların önce bu merkezlere götürülmesi, geri gönderme sürecinin oradan yürütülmesi tartışılıyor. Dobrindt, bunun ‘zaman alacak çok büyük bir görev’ olduğunu, geçmişte benzer girişimlerin çoğunun başarısız kaldığını hatırlatmakla birlikte şimdi yeni bir ‘fırsat penceresi’ bulunduğunu söylüyor.
Dayanışma mekanizması: Kabul, para ya da sınır desteği
AB’nin büyük iltica reformundaki en kritik başlıklardan biri, yük paylaşımı ve dayanışma. Amaç, sığınma şansı yüksek olanların üye ülkeler arasında daha dengeli dağılması.
İçişleri bakanları, dayanışma mekanizmasına katkı için üç seçenek üzerinde anlaştı; mültecileri kendi ülkelerine kabul etmek, para ödemek ya da sınır korumasına malzeme ve personel desteği sağlamak.
AB Komisyonu, 2026’nın ikinci yarısı için somut bir hedef de açıkladı. Toplam 21 bin kişinin başka ülkelere ‘yeniden yerleştirilmesi’ ya da bunun yerine 420 milyon avroluk ödeme.
“Yük ‘ön hat’ ülkelerinde birikiyor”
Yükün en fazla Yunanistan, İtalya, İspanya ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) gibi ‘ön hat’ ülkelerinde biriktiği, bu mekanizmanın özellikle bu devletlere nefes aldırmasının beklendiği belirtiliyor.
GKRY Göç Bakanı Nicholas Ioannides, kendi ülkesi için bu yerleştirmelerin ‘hayati önem taşıdığını’ söyledi. Ioannides, aynı durumun diğer ‘aşırı yük altındaki’ ülkeler için de geçerli olduğunu vurguladı ve uygulamanın sahada hızlıca somut sonuç üretmesi gerektiğini belirtti.
Ülkeler istisna peşinde, pazarlık sürecek
Bununla birlikte, şu ana kadar çok az üye ülke ek mülteci kabul etmeye istekli görünüyor. Kurallara göre Almanya’nın da aralarında olduğu bazı ülkeler, zorunlu kabul yükümlülüğünden muaf tutulmak için başvuru yapabilecek.
Almanya İçişleri Bakanı Dobrindt, bu imkânı savunuyor. Almanya’nın, özellikle diğer AB ülkelerinden gelen ‘ikincil göç’ ile Ukrayna’dan savaş nedeniyle kaçanları kabul etme konusunda zaten ‘çok yüksek bir yük taşıdığını’ hatırlatıyor. Bu nedenle, tüm bu faktörlerin ‘gelecekteki dayanışma hesabında mutlaka dikkate alınması’ gerektiğini söylüyor.
Birçok başka AB ülkesinin de benzer istisnalar talep edeceği tahmin ediliyor. Bu yüzden Brüksel’de bu başlıkta pazarlıkların bir süre daha süreceği ifade ediliyor.
AB başkentlerinde şu beklenti de dile getiriliyor; 12 Haziran 2026’dan itibaren yürürlüğe girmesi planlanan göç paktı ne kadar iyi işler, AB’ye gelen ve dağıtılması gereken sığınmacı sayısı ne kadar düşerse, ülkeler arasında ‘zorunlu dayanışma’ ihtiyacı da o kadar azalacak.
Geri Dön 09 Aralık 2025 Salı Önceki Yazılar